27 Şubat 2014 Perşembe

Bağcılar’da Lise Öğrencileri Üniversitelerini Seçiyor

Bağcılar’da Lise Öğrencileri Üniversitelerini Seçiyor

bagcilar da lise ogrencileri universitelerini Bağcılarda Lise Öğrencileri Üniversitelerini SeçiyorBağcılar Belediyesi’nin lise son sınıf öğrencilerine yönelik hazırladığı “Üniversitemi Seçiyorum” adlı proje kapsamında üniversitelere günlük geziler düzenleniyor.

Bağcılar Belediyesi’nin lise son sınıf öğrencilerine yönelik hazırladığı “Üniversitemi Seçiyorum” adlı proje kapsamında üniversitelere günlük geziler düzenleniyor. Bağcılarlı öğrenciler proje kapsamında İstanbul’daki bazı üniversite kampüslerini ziyaret edip, bilgi alıyor.
Bağcılar’da üniversiteye giren öğrenci sayısının artması için projeler hayata geçiriliyor. Bağcılar Belediyesi’nin lise son sınıf öğrencilerine yönelik olarak hazırladığı “Üniversitemi Seçiyorum” adlı proje kapsamında üniversitelere günlük geziler düzenleniyor. Eğitim ve öğretimlerinin en önemli safhası olan üniversite sınavını kazanmak için yoğun şekilde ders çalışan öğrenciler, düzenlenen bu sosyal geziler sırasında üniversite kampüslerini ziyaret ediyor. Rehberler eşliğinde gerçekleşen bu ziyaretler sırasında öğrenciler, sınıfları, kantini, kütüphaneleri, spor alanlarını gezme imkanı buluyor. Rehberler ziyaretçi öğrencilere üniversitenin öğrenci kontenjanı, üniversite sınav puanı, öğretim üyesi kadrosu ve diğer sosyal ve kültürel imkanlarıyla ilgili bilgi veriyor. Bu geziler sonucunda öğrenciler üniversite sınavını kazanmaları halinde hangi üniversiteye tercih yapacakları konusunda kolayca karar verebilecekleri bilgilere sahip oluyor.
ÖĞRENCİLER HER GÜN İKİ KEZ 4 OTOBÜSLE ÜNİVERSİTELERİ GEZİYOR
Kentsel mimari anlamında önemli yatırımların gerçekleştirildiği ve projelerin hayata geçirildiği Bağcılar ilçesinde sosyal ve kültürel faaliyetlere de ağırlık veriliyor. Bağcılar’a verdiği hizmetlerde her zaman eğitimi ön planda tuttuklarını söyleyen Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, 1992 yılında ilçe statüsü kazanmadan önce öğretmenlerin bile durmak istemediği ilçenin, Kurucu Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık’ın çabasıyla yeni yollara ve tesislere kavuştuğunu ifade etti. Başkan Çağırıcı, hayata geçirdikleri projelerle eğitim alanında çok önemli mesafe aldıklarını belirtti. Önceki yıl İbni Sina Anadolu Lisesi öğrencilerinin Türkiye’de üniversiteye en fazla öğrenci yerleştirdiğini hatırlatan Çağırıcı, verdikleri emeklerin meyvesini almaya başladıklarını kaydetti. Bağcılar’ın artık sosyal ve kültürel faaliyetleriyle anılmaya başlandığını vurgulayan Çağırıcı, yurt içinden ve yurt dışından tanınmış akademisyen ve bilim adamlarının da katıldığı 6 uluslararası sempozyum düzenlediklerini belirtti. Hizmete sundukları Bilgi Evleri’nde öğrencilerin zihinsel ve fiziksel aktivitelere katıldığını belirten Çağırıcı, Bağlar Mahallesi’nde açtıkları Enderun Yetenekli Çocuklar Merkezi’ndeki öğrencilerin de önemli çalışmalara imza attıklarını ifade etti. Çağırıcı şunları söyledi: “1992 yılında ilçemizde 16 devlet okulu vardı. Şimdi ise 96′sı devlet okulu olmak üzere 116 okulumuzda 180 bin öğrencimiz eğitim görüyor. Kemerburgaz Üniversitesi’nden sonra Medipol Üniversitesi Hastanesi’ni de hizmete açtık. 3. bir üniversitenin yüksek okul proje çalışmaları da devam ediyor.”
“DOĞRU TERCİH YAPMALARINA YARDIMCI OLUYORUZ”
Başkan Çağırıcı, lise son sınıftaki öğrencilerin isabetli tercih yapabilmesi amacıyla kendilerine yardımcı olmaya çalıştıklarını da belirterek, “Üniversitemi Seçiyorum projemizi hayata geçirdik. Her gün Sabah ve öğle saatlerinde 4 otobüsle üniversitelere geziler düzenliyoruz. Bu gezilere katılan öğrencilerimiz üniversite kampüslerini geziyor ve rehberlerden bilgi alıyorlar. Böylece hangi üniversitede ve hangi bölümde okumak istiyorlarsa kolayca tercih yapabilecek bilgiye sahip oluyorlar. Üniversiteli öğrenci ağabeyleriyle derslere girerek o atmosferi soluyorlar. Amacımız onların bu sınav maratonunu geçmelerinden sonra doğru üniversite ve bölüme yerleşerek eğitim görmelerine yardımcı olmak. Üniversiteli öğrenci sayısının artmasıyla birlikte modern konutları inşa ettiğimiz Bağcılarımız sosyal ve kültürel anlamda da hak ettiği seviyeye ulaşmış olacak” diye konuştu

Çok Sakindi, Boks Şampiyonu Oldu

Çok Sakindi, Boks Şampiyonu Oldu

cok sakindi boks sampiyonu oldu Çok Sakindi, Boks Şampiyonu OlduAltı yıldır aktif olarak boks hayatını sürdüren 20 yaşındaki Sümeyye Cebel, boks serüvenini anlattı.

Sümeyye Cebel, yaz tatillerinde babaannesine gider ve babaannesi, onu, ablasını ve kuzenlerini Kuran kursuna gönderirmiş. Küçük Sümeyye ise camiye gidiyorum diye evden çıkar kuzenleriyle birlikte futbol oynamaya gidermiş. Okul hayatı başladığında durulmuş Sümeyye, “Çok sessiz sakin bir çocuk oldum. Hiç kimseye bulaşmazdım ve çok dayak yerdim ama bir tane vurdum mu bir daha hiçbir şekilde yanıma yaklaşamazlardı” diyor. 9 yaşına geldiğinde, babası okulun tekvando kursuna yazdırıyor Sümeyye’yi kendini savunabilmesi için. Beş yıl boyunca tekvando ile uğraşıyor. Zaman geçip de başarı elde etmeye başlayınca her geçen gün hırsı da artıyor. Daha sonra çalıştığı tekvando kulübü, taşındığı için ayrılmak zorunda kalıyor. 14 yaşında ise antrenörü tarafından boksa yönlendiriliyor.
“Spordan uzak kalmamak için kabul ettim teklifi… Sonra boks çok hoşuma gitti ve bu sefer boksa aşık oldum. Önce İstanbul ardından Türkiye Şampiyonu oldum. Ardından da Milli Takım’a gittim. Kulübümde (Gençlik Spor İl Müdürlüğü, Bağcılar Olimpik Spor Kompleksi) yükseldim. Milli Takım’a burada girdim, yurtdışına burada çıktım. Antrenörüm zaten Milli Takım Antrenörü İsa Daştan.  Her Sabah koşuyor, akşam da kuvvet çalışıyorum.”

Boks için okulu bıraktım
Sümeyye Cebel, 20 yaşında ve 6 yıldır yaptığı boksu hiçbir şekilde bırakmak istemiyor. Sırf bu yüzden okul hayatını sonlandırmak durumunda kalmış. “Okulu bıraktım ve en büyük pişmanlığımı bu sene yaşadım. Çünkü Milli oldum. Milli olmanın eğitim konusunda çok büyük etkileri var. Beden eğitimi öğretmenliğine rahat giriyorsun ve üniversite okuduğun sürece 890 lira maaşımız bağlanıyor. Mutlaka eğitimimi tamamlayacağım. Fakat boksu bırakmak istemiyorum. Dövüşme yaşı Kırka kadar çıktı. İstanbul’da hiç bir yenilgim yok diyebilirim. Evde otuz, otuz beş tane madalyam vardır. Benim amacım; Avrupa’da ve Olimpiyatlarda ülkeme madalya getirdikten sonra profesyonele çıkmak ve mümkünse kırk yaşına kadar dövüşmek…”

20 saniyede maç aldım
Cebel, boksör olma yolunda ilerlerken başından birçok olay geçmiş. Onun yüzünden boksa başlayanlar da olmuş sırf onunla çıktığı her maçta yenilgi aldığı için boks hayatını noktalayanlar da. Çıktığı maçlardan birinde Amerikan filmlerine taş çıkartır nitelikte bir şampiyonluk yaşamış Sümeyye. O günü şöyle anlatıyor: “Eski kulübümde çok fazla problem yaşıyordum. Bu nedenle 1 seneye yakın boks hayatıma ara vermiştim. Babamla konuştum ve tekrar eski kulübüme geri döndüm. Kiloluyum, hamlamışım ama bir hafta sonra maç var. Bir sene antrenmansızlığın yanında bir hafta idmanla maça çıktım. Nedense maç günü karın ağrısından ölüyorum. Daha önce karın ağrısı şikayetinden doktora gittim ama bir şeyimin olmadığını söylemişti. Maç günü nasıl karnım ağrıyor, iştahım yok, rengim bembeyaz. Antrenörüm yanıma geldi ‘Kızım bu halin ne heyecanlandın mı?’ dedi. ‘Hayır, hocam karın ağrısından ölüyorum maça ısınmadan çıkıyorum. ya dövüşeceğim kişi beni nakavt edecek ya da ben onu. Çünkü maç uzarsa ben sonunu getirmeyebilirim’ dedim. Maça çıktım ilk 20 saniyede maçı aldım ve birinci oldum. İndim aşağıya direkt hastaneye gittim. Meğerse çok acil bir durum varmış. Ameliyata aldılar beni…  Yani madalya törenine kalamadım.”

Adam yere yığıldı!
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de birçok kadın taciz olaylarına maruz kalıyor. Sümeyye de bundan nasibini alanlardan. Ama o bize göre biraz daha şanslı kendini nasıl müdafaa edebileceğini biliyor. Bir kış akşamı evden çıkıyor arkadaşlarıyla buluşmak için. ve içine bir korku düşüyor. Sözü burada Sümeyye’ye bırakıyorum; “Arkadaşlarım mesaj attı buluşalım diye. Geç kalmayayım diye kestirme yoldan gitmeye karar verdim. O yol da çok tenha ve karanlık. Yürürken bir tane adam gördüm, hiç korkmayan benim içime bir şey düştü. Biraz daha ilerledim. Çaktırmadan arkama dönüp baktım adam hızlanmaya başladı. Bir yandan hızlı hızlı yürüyor ve telefonla konuşuyor numarası yapıyorum. ‘Baba neredesin?’gibi şeyler söylüyorum. Telefonu cebime koymamla adamın elimi tutması bir oldu. Arkamı döndüm adama sağ kroşeyi bir geçirdim. Zaten çeneye vurulduğu zaman bir on saniye baygınlık etkisi yapar. Adam yere yığıldı. Ben de koştum gittim hiçbir şey yokmuş gibi. Artık ne oldu bilemiyorum.”

Kadınlar daha başarılı
“Boks yapan kadın sayısı eskiden azdı ama bu dönemler arttı. Türkiye’den iki kadın dünya şampiyonu çıktı. Gülsüm Tatar, bunlardan bir tanesidir. Bizim bayanlarımız bence erkeklere nazaran daha başarılılar. Daha iyi oynuyorlar. Kendilerini geri çekip ‘Ben bunu kesinlikle yapamam’ demesinler. Türk kadını istediği zaman her şeyi yapabilir.”